18 Mayıs 2014 Pazar

İLKBAHAR DÖNEMİ

İlk Bahar Dönemi

   Yeni bir anaarıyla,çogu genç nesilden oluşan kalabalık bir arı populasyonuyla ve gerekli düzeyde olan besinle  kışa giren arı kolonisi ,olumsuz yada bizim dışımızdaki canlıların etkisi olmadıgı sürece sorunsuz bir şekilde kışın üşümesi ve soguktan zarar görmesi mümkün degildir.

    Havalandırma konusunda kovanlarda dikkat etmemiz gerekmektedir nedeni ise havasız kovanlar'daki arılar kış aylarında yeterli besin oldugu müddete kuluçka olmaktadır ve buda kovan içindeki alanı daraltır  karbondioksit çoğalmasına neden olur buda arıların oksijensiz kalmasına ve ölmelerine neden olmaktadır.
   Kovanlarımızda arıların temiz hava ve oksijen almalarını saglamak için bakımlarının yapılması gerekmektedir,bakımı yapılmış kovanda populasyon yüksek oldugundan ,bu kuluçka e digerleri başarılı bir şekilde beslenir ve korunur.

   Arı ölümlerinde arıcılar kışın ölmeyen kolonilerin neden ilk bahar döneminde öldüklerini ve koloni kayıplarının neden oldugunu merak ederler ve anlam veremezler .
3 temel neden vardır.

a) Ana arı yaşlı veya verimsizdir.
b) Eksik yada yanlış beslenme uygulanmıştır.
c) Genç işçi arılardan güçlü ve kalabalık bir populasyon oluşturulmamıştır.

  Bu dönemde arı populasyonunda düşüş görülmesinin sebebi ilk bahar döneminde arıların ölmesi ve genç olan arıların  kaybı karşılayamaması ve bakıcı arı dediğimiz arı miktarıda senenin en düşük seviyesine inmektedir.

  İlk bahar ölümlerini önlemek için ,Kovanların ısınmasını saglamak gerekmektedir, kovan havalandırmaları kapatılmalıdır.Uçuş delikleri daraltılmalıdır ve Arılar hazır besinle takviye edilmelidir.

  İlk baharda , baharın erken geldigi  dönemlerde arıcılarımız kovanları kışın sıcak tumak için kapattıkları örtüleri kaldırırlar kovan içinde ısının düşmesine neden olurlar bundan sebeple ergin arılarda hızlı ölümler görülür kovan içinde populasyon azalır onca kuluçkanın bakımı genç arılara kalır ve ardından havadaki şiddetli degişim ve soguklar görülmesiyle koloniler yok oluşla karşı karşıya kalır.

   Ama genç bir anaarıyla kalabalık ve yine genç bir populasyonla gerekli besin ile havalandırması iyi olan kovanlarla kışa giren arılar ,kışın başlamasından ilkbahar dönemine kadar olan süreçtede kuluçka oluştururlar
  ve arıcının bakımlarıyla ilk baharda güçlü kuvvetli  koloniler elde edilir, Şunu unutmamak gerekirki baharın başladıgı dönemde kolonilerin hava deliklerinin kapatılması arıcıya  büyük avantaj saglar ilerisi için.

   Havaların ısınmasıyla kovanlarımızda ve tabanlıklarımızda temizlik ve bakım yapılması gerekmektedir.
kolonide baş gösteren hastalıklar olup olmadıgı  kontrol edilmelidir önlemler alınmalıdır.

 Ana arı  kontrolü, besin kontrolü ve populasyon dedigimiz kovan içindeki arı gelişimi kontrolü yapılmalıdır. 



14 Mayıs 2014 Çarşamba

ARILIK YERİ


Arılık Yeri

        Arılı kovanlarımızı koyduğumuz ve barındırdığımız  etrafı açık yada kapalı  olan ve nektar bakımından güçlü ürün alabilecegimiz alanlar arılık olarak adlandırılır.
   Kapalı arılıklar kolonileri korumak için yapılan kamyon yada traktör üzerine modifiye edilmiş ve yerleştirilmiş bir nevi gezginci arıcılkta kullanılabilir sistemdir.
    Açık arılıklar ise rüzgara karşı iyi korunmuş,İnsan ve hayvanlara karşı olabildigince uzak yerlerde olmalıdırlar.  Nektar ve polen kapasitesi yüksek verim alınabilecek alanlar seçilmelidir.Ayrıca kovanları belirleyici kılan faktörlerde mecut olmalı ve arıların kovanları şaşırmamaları gerekmektedir.

   Arılık yerinin seçimi önemlidir tesadüfen seçilecek arılık biz arıcılara daha fazla bal aldıra bilir.
 

12 Mayıs 2014 Pazartesi

KOVANLARIN AÇILMASI



   Koloni Yönetiminde ilk önemli unsur Kovanın açılmasıdır. Çok basit görünsede kovan açma işlemi arıcılığın en önemli işidir. Ne gariptirki ülkemizde arıcıların bir kısmı arıdan korkmamayı hüner sayar ve bir önlem almadan ve arıya hoyrat yaklaşırlar, Hatta kimileri bunu kahramanlık ve büyük beceri sayarlar ne gariptirki önlem alan arıcılarlada dalga geçerler.
   Aslında ıslah edilmiş bir arı kolonisinde işler yolunda ise ve ona gerektiği gibi yaklaşılınıyorsa oldukça uysal bir canlı olan bal arısı ,tersine bir durumda  çok tehlikeli bir hal alır.
   Bilinmelidirki insanı sokan arı ölecektir ve salgıladıgı fenomonlarla diger arıları harekete geçirecektir ve etrafta varsa masum insanlarda zarar görecektir, Arıcıda canının yandıgı yanına kar kalacaktır ama umursamıyormuş gibi görünür ama arı sokmalarına alıştıgı için sadece önceleri görünen alerjik şişikler zamanla görülmez fakat arı sokamsında her insanın canı yanar. Mutlaka gerekli önlemler alınmalı gerekli teknik donanımla kişi kendini modifiye etmeli ve rahat çalışa bilmelidir, kovan açmak için körük -el demiri- ve bir kova su bulundurulmalıdır..

Kovan açılırken nelere dikkat edilmelidir:

Herşeyden öne sakin olunacak.........
Oyalanmadan ve dikkatli çalışılacak.........
Arıların ezilmemesine dikkat edilecek.......
Aynı anda fazla kovan açılmamalı...........
Yagmacılıga neden olacak davranışlardan kaçınılmalıdır.............
Kovan önü temiz olmalı ve arılar rahat kovana girip çıkmalı.............
Kovan açılması sırasında dikkat edilecek en önemli unsur hava sıcaklıgı, hızlı kontroller 10 ve 15 derecede yapılmalıdır.olagan kontroller 16 ve 17 derecede yapılabilir...........
Ve insanlar arıdan korkmamalıdırlar salgıladıkları fenomonlar arıları tedirgin eder ve tehdit olarak algılarlar...

11 Mayıs 2014 Pazar

ERKEK ARILAR

Erkek Arılar:


Döllenmemiş yumurtalardan gelişen erkek arılar koloninin en iri bireyidirler. Çevre koşullarına ve koloninin gücüne bağlı olarak kolonilerde Nisan, Mayıs aylarından itibaren erkek arıları görmek mümkündür. 

En çok oğul mevsiminde görülen ve tombul yapılı olan erkek arıların boyu ana arının boyu kadar uzun değildir, fakat işçi arılardan ve ana arıdan daha geniş ve iridir. Erkek arılar çok kısa bir dile sahiptir. Bu nedenle çiçeklerden nektar alamaz. İğneleri olmadığından kendilerini de koruyamazlar. 
Kolonide erkek arı miktarı sezona ve kolonideki koşullara bağlı olup oğul mevsiminde sayıları 500-2.000 arasındadır. Koloniler ilkbahar ve yaz başlarında erkek arı yetiştirmeye başlarlar. Geç sonbaharda ve kış aylarında normal koşullarda kolonilerde erkek arı bulunmaz. Son derece tembel ve obur olan erkek arıların başlıca görevi çiftleşme uçuşuna çıkan dölsüz ana arılarla çiftleşmektir. Erkek arı dölsüz ana arıyı havada yakalar ve onunla çiftleşir. Ana arıyla çiftleşen erkek arı çiftleşme organını kaybeder ve ölür. Ortalama yaşam süresi 55-60 gündür. 
İşçi arılar ergin erkek arıları koloniden atmak veya erkek arı yumurta, larva ve bazen de pupaların bir kısmını tahrip etmek suretiyle kovandaki erkek arı sayısını düzenlemektedir. Erkek arı yumurtalarının ancak % 50-56'sının ergin arı olarak gelişmesine fırsat verilir. 
Erkek arılar 4 günlük olduklarında uçuş faaliyetlerine başlar fakat genellikle 5-7 günlükken uçarlar. Erkek arılarda en yoğun uçuş aktivitesi saat 14-16 arasındadır. Erkek arılar genellikle sıcaklık 18-20 oC'nin üzerine çıkmadıkça uçmazlar. Uçuş amacı çevreyi tanıma, dışkılamak veya çiftleşme olabilir. Günde ortalama uçuş sayısı 2-4 olup bu sayı 17'ye kadar çıkabilir. Uçuşa çıkmadıkları zamanlarda kovanda yavrulu çerçeve üzerinde dururlar

ANA ARI

Ana Arı:



Normal koşullar altında her arı ailesinde sadece bir ana arı vardır ve döllü yumurtalardan gelişir. İşlevi yumurtlayarak yeni generasyonların meydana gelmesini sağlamak, salgıladığı feromon denilen hormonal kokularla kolonideki bireylerin sevk ve idaresini sağlamak, arı ailesini bal sezonuna hazırlamak, işçi arıları polen toplamaya teşvik etmek, koloninin su ihtiyacı vb. bütün işler ana arının kontrolünde gerçekleşir. 
Ana arının vücut yapısı ince ve uzun, rengi diğer bireylere göre daha açık, canlı ve parlaktır. Özellikle kolonide yavru yetiştirme aktivitesinin yüksek olduğu dönemlerde karın çok uzundur. Vücudu işçi arılardan geniş, erkek arılardan daha uzundur. Ana arının kanatları işçi arının kanatlarından daha uzundur. Ancak kanat uzunluğu kendi vücuduna oranla kısa olduğundan uçma yeteneği fazla değildir. Özellikle çiftleşme sonrasında uçma yeteneği, vücut büyüklüğünün artmasına bağlı olarak daha da azalmaktadır. 
Ana arı genellikle kendisini çevreleyen ve temizliği ve beslenmesiyle ilgilenen bir grup işçi arı arasında görülür. Yaşamı süresince sadece çiftleşme amacıyla kovan dışına çıkar. Kendi kendine beslenemez. Beslenmesi; bakıcı işçi arıların ağzına arı sütü vermeleri şeklinde olur. 
Ana arı işçi arıya göre daha uzun ve çentikli kısmında az çentiği bulunan iğneye sahiptir. Bu nedenle iğnesini batırıp çıkararak defalarca kullanabilir. Zehir bezleri oldukça gelişmiştir. Ana arı iğnesini kovandaki rakip ana arılara ve ana arı memelerine karşı kullanır. 
Ana arı, ana arı memesi veya ana arı yüksüğü denilen özel bir göz içerisinde gelişir ve kuluçka süresi 16 gündür. Gözden çıktıktan 6-8 gün sonra güneşli, sıcak ve rüzgarsız bir günde ve öğleden sonra çiftleşme uçuşuna çıkar. Salgıladığı feromonla erkek arılar ana arıyı takip ederler ve açık havada uçarken 8-10 erkek arıyla çiftleşir. Çeşitli nedenlerle yeterince erkek arıyla çiftleşemeyen ana arı daha sonraki günlerde 2-3 defa çiftleşme uçuşuna çıkar. Çiftleşmesini tamamlayan ana arı kovanına döner ve 2-3 gün sonra yumurtlamaya başlar. Ana arı günde ortalama 1.500-2.000 adet, iyi koşullarda 2.000-3.000 adet yumurta yumurtlayabilir. 
Ana arı feromon adı verilen bazı kimyasal maddeler salgılayarak işçi arıları etrafına çeker, kolonide birliği, düzeni sağlar. Feromon kokusunu algılayan işçi arılar kolonideki işleri düzenle yürütürler. Aynı zamanda bu feromonlar işçi arıların yumurtalıklarının gelişmesini ve kolonide yeni bir ana arı yetiştirmelerini önler.Ana arıların salgıladığı feromonlar arıların vücut teması ve gıda bölüşümü yoluyla kolonideki bütün bireylere ulaştırılır. Herhangi bir nedenle anasız kalan ve ana yetiştirme olanağı bulunmayan bir kolonide işçi arılardan bazılarının yumurtalıkları gelişerek yalancı ana meydana gelir. Yalancı analar dölsüz yumurta bırakırlar. 
Ana arıların ortalama yaşam süreleri 3-5 yıl olmakla beraber 7 yıla kadar yaşayabilirler. Ancak artan yaş ile birlikte giderek daha az yumurtlarlar ve daha fazla oranda dölsüz yumurta bırakırlar. Bu nedenle teknik arıcılıkta genç, sağlıklı ve verimli ana arılarla çalışmak esastır ve ana arılar 1-2 yılda bir değiştirilirler.

ARI KOLONİSİNİ OLUŞTURAN BİREYLER



Bal arıları koloni adı verilen topluluklar olarak yaşayan sosyal böceklerdir. Bir arı kolonisinde ana arı, işçi arı ve erkek arı olmak üzere üç değişik tipte birey vardır. 
Ana arı ve işçi arılar dişi bireyler olup döllü yumurtalardan gelişirler. Erkek arılar ise dölsüz yumurtalardan gelişirler. 
Bal arıları içgüdüleriyle hareket eden canlılar olduğundan aynı çevre koşullarında benzer davranışlar gösterirler. Arı ailelerinde kışın genellikle dişi bireyler vardır. Erkek arılar ilkbaharda yeni sezonla birlikte görülmeye başlarlar.

ARININ MORFOLOJİSİ VE ANATOMİSİ



Arılar hayvanlar aleminin eklem bacaklılar şubesinin en zengin sınıfı olan böcekler sınıfına girerler. Bu sınıf içinde de zar kanatlılar takımının üyeleridirler. Zar kanatlıların özelliği; içinde enine ve boyuna damarcıklar bulunan ve iki çift zar gibi saydam kanatlarının olmasıdır. 
Genel yapısı bakımından diğer böceklere benzememekle birlikte arının vücudu yoğun bir kıl örtüsüyle kaplıdır ve bu kıllar yumuşak bir yapıdadır. 
Arı vücudu baş, göğüs ve karın olmak üzere üç kısımdan meydana gelir. Başta gözler, duyargalar ve beslenme organları bulunmaktadır. Baş vücudun ikinci kısmı olan göğüse ince oynak bir boyunla bağlıdır. Göğüs ve karın segment denilen halkalardan oluşmaktadır. 

BAŞ:

Arılarda baş önden bakıldığında bir üçgeni andırır. Başta gözler, duyarga ve ağız parçaları bulunur. 
Gözler bir çift bileşik (petek) göz ile üç adet basit gözden ibarettir. Basit gözlerin her biri binlerce küçük üniteden oluşmaktadır. Bileşik göz ana arıda 3.000, işçi arıda 4.000 ve erkek arıda 8.000'den fazla basit gözün birleşmesinden meydana gelmiştir. Gözün her bir ünitesi bakılan cismin küçük bir kısmını görür ve bu görüntüler birleştirilerek cismin görüntüsü tamamlanır. 
Arılarda koku, tat ve dokunma-hissetme duyularını sağlayan, başta bulunan bir çift duyarga bulunmaktadır. Oldukça kuvvetli kaslar yardımıyla her yöne hareket etme kabiliyetine sahiptirler. Duyargalar dişilerde 12, erkeklerde 13 halkadan meydana gelmiştir. Duyargalar içerisinde bulunan sinir uçları sayesinde duyularına ek olarak rüzgar hızını ve hava sıcaklığını da algılayabilmektedirler. Arıların duyargaları o kadar hassatır ki 2 km mesafeden balın kokusunu alırlar. 
Arıların ağız yapısı; üst dudak, üst çene, alt çene ve alt dudak olmak üzere dört kısımdan meydana gelen yalayıcı-emici ağız tipine sahiptirler. Alt çeneleri yardımıyla koparıcı özellik gösterir. Alt çene ve alt dudak birlikte uzanarak hortum şeklindeki probozisi oluştururlar. Probozis ve bunun uzantısındaki dil sıvı gıdaların alınmasını sağlar. Dil uzunluğu arı ırkına göre değişmekle birlikte 6-7 mm arasındadır. Arının; üzeri kıllarla kaplı bulunan dil kısmı, iç içe geçmiş sert ve türlü halkalardan oluşmaktadır ve bu halkalar arasında zarımsı dar ve tüysüz kısımlar vardır. Bu yapısından dolayı dil gerektiğinde uzayıp kısalabilme özelliğine sahiptir. Beslenme işlemi bittiğinde probozis kıvrılıp başın arka kısmına katlandığında dil eski haline nazaran oldukça kısa görünmektedir. 
İşçi arılar üst çenelerini polen almak, petek yapımında mum işlemek, herhangi bir şeyi tutup kavramak gibi işlerde kullanırlar. Arılarda hortum nektar, bal, şurup veya su gibi sıvı besinleri almak için kullanılır. Arının emme işlevini yerine getiren organı emme pompasıdır.
Baş iç yapı itibariyle de önemli salgıların yapıldığı kısımdır. İşçi arıların yutak üstü salgı bezleri genç yaşta arı sütü, daha ileriki yaşlarda baldaki sakarozu parçalayan enzimler salgılarlar. Çenede bulunan bezler ana arıda ana arı feremonunu, işçi arılarda ise alarm feremonunu salgılamaktadır. 

GÖĞÜS:

Arılarda göğüs hareketi dört segmentten meydana gelmiştir. Karnın ilk halkası göğsün son halkasıyla birleşmiştir. Göğüste bulunan üç segmentin her birinden bir çift olmak üzere üç çift bacak ve iki çift kanat bulunmaktadır. Bu nedenle göğüs arının hareket merkezidir. 
Bacakların arının hareket etmesini sağlaması yanında başka görevleri de vardır. Öndeki bir çift bacak baş ve antenlerin temizliğini yapmada kullanılır (insan eli gibi). Orta bacaklar daha ziyade dayanmayı-tutunmayı sağlar. Aynı zamanda polenin göğüsten ve ön bacaklardan arka bacaklara aktarılmasını ve polen sepetine doldurulmasını sağlar. Üzerindeki sert tüyler nedeniyle bunlara "fırça" da denilmektedir. Arka bacaklar üzerinde bulunan polen sepetçiği polenin kovana taşınması görevini görmektedir. 
Bal arıları iki çift kanata sahiptir. Kanatlar çok ince iki zardan yapılmış olup kitinleşmiş damarlarla desteklenmiştir. Ön kanatlar arka kanatlardan daha geniş ve daha damarlı olmakla birlikte uçuşta ikisi birlikte çalışmaktadır. Kanatlar uçmanın dışında uçuşu yönlendirmeyi de sağlarlar. Arılar kanatlarını kullanarak havada belirli bir noktada sabit kalabilmekte, uçuş yönlerini değiştirebilmekte ve ani olarak çeşitli yönlere dönüş yapabilmektedir. 

KARIN (ABDOMEN):

Arıların karın kısmında mide, bağırsak ve üreme organları gibi iç organlarla balmumu bezleri ve iğne bulunur. Bal arısı larvasında 10 adet abdominal segment bulunur. Fakat birinci abdominal segment göğüsle birleşir ve ergin arıda 9 segment bulunur. Son karın segmentleri de iç içe girerler ve böylece işçi ve ana arıda 6 segment varmış gibi görünür. 8., 9.,10. segmentler küçülerek 7. segment içerisine gizlenmiştir. 
İşçi arılar 4, 5, 6 ve 7. ön plakalarında mum salgı bezlerine sahiptir. Bu segmentlerin her birisinde sağlı-sollu bir çift mum salgı bezi (balmumu aynası) bulunmaktadır. İşçi arılar, hayatının balmumu yapma döneminde kalınlaşarak mum salgılama yeteneğini kazanmaktadırlar. Mum sıvı olarak aynalar üzerine salgılanır, mum ceplerinde katılaşarak küçük pulcuklar halini almaktadır. Arılar zincirleme birbirine tutunarak özel hareketlerle balmumu sızdırmaktadırlar. Ayaklar yardımıyla ağza götürülen balmumu pulcukları orada yumuşatılarak yoğrulmakta ve böylece petek gözlerinin yapımında kullanılmaktadır. Mum örme dönemini tamamlayan işçi arılarda mum salgı bezleri dejenere olur ve birer sıra hücre tabakasına dönüşür. 
İşçi arıların 7. abdominal segmentinin iç yüzeyinde ve sırt plakasının ön kenarına yakın kısmında büyük hücrelerden oluşan koku bezi (nasanof bezi) bulunmaktadır. 
İşçi arılar ve ana arıda abdomenin sonunda iğne bulunmaktadır. İğne, iğne odacığından çıkan ince, sivri uçlu bir savunma organıdır. İşçi arıların iğnesi geriye çentiklidir; bu yüzden işçi arılar birisini sokmak üzere iğnesini batırdığında geri çekemez. Çentikler testere ağzını andıran çıkıntılar olup bu çıkıntıların sivri uçları iğnenin batış yönünün tersine yöneliktir. Bu nedenledir ki arılar kendi hayatını tehlikede görmediği sürece insanı sokmaz.

BAL ARILARININ BÜYÜME VE GELİŞMESİ



Bal arıları yaşama bir yumurta olarak başlarlar. Ana arının petek gözlerine yumurtladığı döllenmiş yumurtalardan işçi arılarla ana arılar, dölsüz yumurtalardan ise erkek arılar meydana gelmektedir. Bir arının yaşamında yumurta, larva, pupa ve ergin olmak üzere 4 farklı gelişme dönemi vardır. Petek gözü içerisinde geçen dönem (kuluçka süresi) ana arıda 16, işçi arılarda 21, erkek arılarda da 24 gün sürmektedir. 

YUMURTA:


Arı yumurtası silindir şeklinde, uçları yuvarlak ve uzun ekseni boyunca eğri bir dışbükey görünümündedir. Petek üzerinde işçi arı yetiştirmek için yapılmış gözler küçük, erkek arı yetiştirmek için yapılanlar ise büyüktür. Ana arı petek gözü büyüklüğüne göre büyük göze dölsüz, küçük göze döllü yumurta bırakır. 
Yumurta petek gözüne bırakıldığı zaman dikey konumdadır. Dikey konumda bırakılan yumurta yavaş-yavaş yana eğilerek üçüncü günün sonunda petek gözünün tabanında tamamen yatay bir konuma girer. Bu özellikten faydalanarak petek gözündeki yumurtanın kaç günlük olduğu kolayca anlaşılır. 
Döllenmiş yumurta döllenmemiş yumurtaya oranla daha hızlı gelişir ve dört saatte gelişimini tamamlar. Embriyo 3. günün sonunda yumurtadan çıkar ve larva dönemine gelir. 

LARVA:

Bal arısı larvası renk, şekil, hacim olarak çok hızlı ve önemli değişiklik gösterir. Bu dönemde vücudu oluşturan halkalar üzerinde gözenekler bulunur ve başta ağız parçaları oluşmuştur. Larva dönemine geçmeden az önce işçi arılar yumurtanın yanına arı sütü koymaya başlamışlardır. Larvanın çıkışıyla birlikte göze oldukça fazla miktarda arı sütü bırakılır. Larva yumurtadan çıktığı an beslenmeye başlar. Bütün arı bireyleri larva döneminin ilk üç gününde arı sütüyle beslenir. (Arı sütü 5-15 günlük işçi arılar tarafından salgılanır.) Larvaya verilecek arı sütünün ölçüsü bireylere göre değişir ve en çok arı sütünü ana arı larvaları tüketir. Ana arı larvaları bütün larva dönemi boyunca arı sütüyle beslenir. Larva döneminin ikinci üç günlük kısmında işçi ve erkek arı larvaları çiçek tozu-bal karışımına benzer,polen ihtiva eden düşük kaliteli arı sütüyle beslenirler. Döllü yumurta bu beslenme farklılığından dolayı işçi ve ana arı olarak gelişebilmektedir. Yani döllü yumurtalardan meydana gelecek ferdin işçi veya ana arı olması onun larva dönemindeki beslenme şekline bağlıdır. 

PUPA:

6 günlük larva döneminde 5 kez gömlek değiştiren larva pupa dönemine girer. 
Yumurta yumurtlandıktan sonra 8. günün sonunda işçi arı larvası içeren gözün ağzı mühürlenir. Larva 9. gününde başındaki özel bir bezden salgıladığı salgıyı kullanarak bir kozaya dönüşür. Larva 10. gününde bu kozasında hareketsiz olarak durur. Bu devre prepupa (pupa öncesi) devresi olarak adlandırılır. 11. gün prepupa bir pupa olur. Pupa dönemi prepupa dönemiyle birlikte ana arıda 7, işçi arıda 12 ve erkek arıda 15 gündür. 
Yumurtanın petek gözüne bırakıldığı andan itibaren ergin arı oluncaya kadar geçen süre ana arı için 16, işçi arı için 21 ve erkek arı için 24 gündür.

BAL ARISININ TAKSONOMİSİ

Dünyada 100.000 dolayında böcek türü taksonomik olarak sınıflandırılmıştır. Bu 100.000 tür içinde 23.000 dolayında arı bulunmaktadır. Bal arılararı evrimleri süresünce diğer böcek türlerinden farklılık göstererek kendilerine has morfolojik ve anatomik yapılarını geliştirmişlerdir. Örneğin bal arılarında polen toplamaya yarayan polen sepetçiklerinin oluşması, nektar ve polenle beslenmeye geçiş bu gelişmelerden en tipik olanlarıdır. Hayvanlar aleminin böcekler sınıfında yer alan bal arısının taksonomisi;
  • Alem (Kingdom) Hayvanlar (Animalia)
  • Şube (Phylum) Eklembacaklılar (Arthropoda)
  • Alt Şube (Subphylum) Antenliler (Antennata)
  • Sınıf (Class) Böcekler (Insecta)
  • Takım (Order) Zar Kanatlılar (Hymenoptera)
  • Familya (Family) Arılar (Apidae)
  • Cins (Genus) Bal Arıları (Apis)
  • Tür (Species) Bal Arısı (Apis mellifera)

Apis cinsi içinde "Batı" bal arısı olarak adlandırılan Apis mellifera dışında 3 tür daha bulunur ki bunlar "Doğu" bal arısıtürleri olan; Apis cerana, Apis dorsata ve Apis florea'dır. Dünya bal üretiminde A. Cerana'dan kısmen yararlanılırken üretimin tamamına yakın kısmı A. mellifera kullanılarak gerçekleştirilmektedir. Diğer 2 tür ise kovana alınamamış olup doğal yuvalarda tek bir petek üzerinde yaşamaktadırlar. 

Arı taksonomisinde türden sonra ırklar yer almaktadır.Örneğin Anadolu ırkı (Apis mellifera anatolica) olarak ifade edilir.

9 Mayıs 2014 Cuma

GEVEN BİTKİSİ

   GEVEN BİTKİSİ
          Ülkemizde kıymeti çok bilinmeyen ekolojik flora açısından zengin, derin kökü ve geniş dalları olan, erozyonu önleyen 1100-3000 m rakımda yetişen bir bitkidir.
         Elazıg,Hakkari,Ankara,Giresun,Çankkale'de yetişir,Çorum'da görülmüştür
         Biyoçeşitlilik açısından önemli, kökleri 3-5 m derine inebilen ve geniş dalları olan, eğimli yamaçların erozyon bekçileridirr, yastık biçiminde küme küme sık dikenli çok yıllık otsu bir bitkidir.
         Bu bitkinin rakım farkına göre olgunlaşması değişmektedir. Geven bitkisi nitelikli nektar veren bir bitkidir.        
         Arıcılık için büyük önem taşır,Balın rengi su rengi taşır. Ülkemizde çok sayıda geven türü doğal olarak yetişmektedir.














Satın Alınan yeni Ekipman



  Kovan Kapağı 



Kovan Kapağı 30 Adet Alındı

************


 Kovan Altlıgı 
Alınan Kovan Altlıgı 18  adet Alındı

****************************


Örtü Tipi yemlik

Örtü Tipi Yemlik 30 adet Alındı


Kargo gelir gelmez , Paketlenmiş  malzemelerle  Arılıga götürecegiz  hayırlısı.






7 Mayıs 2014 Çarşamba

ARI OTU



Arı Otu


 Arı Otu Tohumu


Arıotunun Bal Arıları İçin Önemi
1832 yılında Avrupa’ya getirilen arıotu Almanya ve İngiltere başta olmak üzere bir çok Doğu Avrupa ülkelerinde yeşil ve kuru ot bitkisi, erozyonu önleyici örtü bitkisi ve süs bitkisi olarak kullanımı yanında, elverişli bir nektar ve polen kaynağı olarak da arı yetiştiricileri tarafından geniş bir şekilde ekimi yapılmaktadır. Ayrıca silaj üretimine çok uygun bir bitki olması nedeniyle süt verimi artışına katkıda bulunmaktadır.
Bütün bu faydalarının yanında arıotu, arılar için yarayışlı olduğundan arı merası olarak kullanımı daha yaygın olmaktadır. Arıotu, nektar ve polen kaynağı açısından dünyanın en üstün 20 bal bitkisi arasında yer almakta; pek çok ülkede bal arılarının yararlanması için özellikle arılıkların önüne ekimi yapılmaktadır. Bazı Avrupa ülkelerinde ise arı yetiştiricileri kolonilerini gezginci arıcılık sistemi içerisinde arıotu ekili alanlara özellikle taşımaktadırlar. Ülkemize ise Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümünce getirilmiş ve Zootekni Bölümü ile ortaklaşa yapılan çalışmalar sonucunda tüm ülkemize yayılmıştır.
Çiçeklenmenin yöremizde mayıs ayında gerçekleşmesi sebebiyle, bal arısı kolonilerinde kuluçka faaliyetinin başladığı ve bal arılarının nektar bulmakta güçlük çektiği bu dönemlerde, koloniler için önemli bir nektar kaynağı olabilecek konumdadır.